Ülkemizde olanlar malûm . Bunun için ne kimseyi suçlayabiliyor ne de suçlamadan edebiliyorum. Artık kimseye ve hiçbirşeye kızamıyorum . Bu olanlar o kadar normalleşti ki tepki veremiyorum . Şehit haberleri gelirken televizyon programlarının fanatiklerini duyarsız olmakla bile suçlayamıyorum . Çünkü ben de onlardan farksızım .
Hiçbir şey yapamıyorum . Ve onları , dizi fanatiklerini , ekmek parası derdine düşenleri , meslek sahibi olma umuduyla didinenleri anlıyorum . Hıçbir şeyi değiştirmeyecek ken terörü lanetlemekle vakit harcamıyorlar . Çünkü birileri terörü lanetleyince terör durmuyor . Savaş dinmiyor . Gözyaşı hiçbir zaman hiç akmamış gibi olmuyor . Ben terörü lanetlemeyi lanetliyorum . Terör kelimesi zaten bir lanetin ta kendisi ve emin olun bana bu kadar kötü ve can yakıcı olmak için içinde barındırdığı lanetin yanı sıra ikinci bir lanete ihtiyaç duymuyor . Terörü lanetlemek dalga geçmek gibi sanki terör yeterince lanet değilmiş gibi .
Dahası da var bu kadar insan hiçbir şey elde edemeyeceği halde neden birer lanetleyici ve kınayıcı oluyor . Ben bunun iki nedeni olduğu kanısındayım : İlk lanetler gerçek birer lanet , ağız dolusu . Çünkü canımız yanıyor ve eline iğne batan insanın elini çekmesi kadar doğal bir refleks bu . İlk feryatların figanların hepsi gerçek . Böyle tepkilerimizin olması çok güzel . Bu zaten bizi biz yapıyor . Peki ya aradan zaman geçtikten sonra ki bu sürede insan acı çekme duygusuna alışmış oluyor hala aynı acı yüreğinizde mi ? .
Vücudunuzda bir yerde problem olduğunda vücut size ağrı sinyalleri yollar ve problem çözülmediğinde ise vücut ağrı sinyalini keser . Çünkü bu demek oluyor ki vücut bu problemle yaşamak zorunda . Siz hastasınızdır ama bir yeriniz ağrımıyordur . Aynısını bize vicdanımız da yapıyor . Evet hepimiz şiddetli bir ağrı hissettik yüreğimizde . Ama artık vicdan ağrı sinyallerini kesti . Çünkü yaşamak zorundayız acıyla . Yaşamak için de alışmak . Alıştık da. Ama bilincimiz hasta olduğumuzu biliyor . Bilinçle vicdan , bilmekle hissetmek arasındaki ikilem bizi zorluyor . Vicdan bilinçten rahatsız . Bağırıp çağırarak kendimizi kandırıyoruz . Konuşarak , bu konuları tartışarak , ağzımıza sakız ederek farklı olduğumuzu sanıyoruz o duyarsız kesimden . Bu koca bir yalan bırakın bir şeyleri değiştirmeyi daha kendi içimizdeki hislere hükmedemiyoruz . Ve ne yazık ki vicdanı bilinçle bıraktığımız ikilemden kurtarıyoruz . Ki ben bu vicdan azabının çekilmesi taraftarıyım . Ve artık vicdanımızı dilimizde taşımaya başlıyoruz . Gündeme yorum yaptıkça her şeyi bir başkasının suçu yapıyor insan . Yapabileceği hiç bir şeyi olmuyor . Alalede bir konuşma ile acısını geçiriyor . Bu da zayıflığının bir işareti .
Vicdanımı dilimde taşımak istemiyorum . Artık susuyorum olanlara . Suçluyum , en az duyarsız olmakla bir zamanlar eleştirdiğim büyük dünyanın küçük insanları kadar .
Merve Süzük
Hiçbir şey yapamıyorum . Ve onları , dizi fanatiklerini , ekmek parası derdine düşenleri , meslek sahibi olma umuduyla didinenleri anlıyorum . Hıçbir şeyi değiştirmeyecek ken terörü lanetlemekle vakit harcamıyorlar . Çünkü birileri terörü lanetleyince terör durmuyor . Savaş dinmiyor . Gözyaşı hiçbir zaman hiç akmamış gibi olmuyor . Ben terörü lanetlemeyi lanetliyorum . Terör kelimesi zaten bir lanetin ta kendisi ve emin olun bana bu kadar kötü ve can yakıcı olmak için içinde barındırdığı lanetin yanı sıra ikinci bir lanete ihtiyaç duymuyor . Terörü lanetlemek dalga geçmek gibi sanki terör yeterince lanet değilmiş gibi .
Dahası da var bu kadar insan hiçbir şey elde edemeyeceği halde neden birer lanetleyici ve kınayıcı oluyor . Ben bunun iki nedeni olduğu kanısındayım : İlk lanetler gerçek birer lanet , ağız dolusu . Çünkü canımız yanıyor ve eline iğne batan insanın elini çekmesi kadar doğal bir refleks bu . İlk feryatların figanların hepsi gerçek . Böyle tepkilerimizin olması çok güzel . Bu zaten bizi biz yapıyor . Peki ya aradan zaman geçtikten sonra ki bu sürede insan acı çekme duygusuna alışmış oluyor hala aynı acı yüreğinizde mi ? .
Vücudunuzda bir yerde problem olduğunda vücut size ağrı sinyalleri yollar ve problem çözülmediğinde ise vücut ağrı sinyalini keser . Çünkü bu demek oluyor ki vücut bu problemle yaşamak zorunda . Siz hastasınızdır ama bir yeriniz ağrımıyordur . Aynısını bize vicdanımız da yapıyor . Evet hepimiz şiddetli bir ağrı hissettik yüreğimizde . Ama artık vicdan ağrı sinyallerini kesti . Çünkü yaşamak zorundayız acıyla . Yaşamak için de alışmak . Alıştık da. Ama bilincimiz hasta olduğumuzu biliyor . Bilinçle vicdan , bilmekle hissetmek arasındaki ikilem bizi zorluyor . Vicdan bilinçten rahatsız . Bağırıp çağırarak kendimizi kandırıyoruz . Konuşarak , bu konuları tartışarak , ağzımıza sakız ederek farklı olduğumuzu sanıyoruz o duyarsız kesimden . Bu koca bir yalan bırakın bir şeyleri değiştirmeyi daha kendi içimizdeki hislere hükmedemiyoruz . Ve ne yazık ki vicdanı bilinçle bıraktığımız ikilemden kurtarıyoruz . Ki ben bu vicdan azabının çekilmesi taraftarıyım . Ve artık vicdanımızı dilimizde taşımaya başlıyoruz . Gündeme yorum yaptıkça her şeyi bir başkasının suçu yapıyor insan . Yapabileceği hiç bir şeyi olmuyor . Alalede bir konuşma ile acısını geçiriyor . Bu da zayıflığının bir işareti .
Vicdanımı dilimde taşımak istemiyorum . Artık susuyorum olanlara . Suçluyum , en az duyarsız olmakla bir zamanlar eleştirdiğim büyük dünyanın küçük insanları kadar .
Merve Süzük
Yorumlar
Yorum Gönder